Kendimizi temize çıkarıp, bertaraf ederek bütün suçları tek bir kişiye yüklemek bizi o suçludan daha suçlu kılar. Zaten, ortadaki suçu birine atmak en kolayıdır.
Bugün bizim suçlumuz modernite!
Evet bu gerçekten de çok büyük bir sorun ve büyük oranda dünyayı yönlendiriyor. Bu büyük sorunun farkında olmayan çok insan var. Modernitenin büyüklüğünün bir tarafı, müşterilerinin satıcılardan haberleri olmamasındandır. Yani modern insanın, modern sistemde yaşayıp sistemin geleneksel bir sistem olduğunu zannetmesi modernitenin büyük oranda lehine işliyor. İnsanı kandırıp, kullanmanın çok kurnazca bir yöntemi. Aslen son Filistin ve İsrail olayından sonra büyük bir kitle, bir parça bu modernite sorunun farkına varsa bile bataklığın içindeki feryatlar, maalesef biraz geç kopuyor. Farkındalık çabasında olan birçok insan var lâkin, bu farkındalık, yalnızca hevesle yapılan boykotlarla sınırlı kalıyor. İçindeki moderniteyi terk etmeyenler, dışındakiler ile ne kadar uğraşsa da fayda etmiyor.
“Kıyamet koparken fidan dikebilecek bir metanetin sahibi olabilmek, ancak kıyameti çoktan kopmuş olanlar için geçerlidir.”
Ahmet Murat Özel
Müslümanlarda konusu modernite eleştirisi olan seminerler çatlak sesin neredeyse en az çıktığı seminerler oluyor. Modernite eleştirisi fikrimce her düşünür için alkış toplatan bir konu. Farkındalık kazandırmak önemli lâkin, yaşamla harmanlanmayan düşünceler, salt sözden ibaret kalmaya mahkûm oluyor. Felsefesi, edebiyatı yapılacak, karalanacak tahta çokça hazır. Eğer fikir edilen şey hakkıyla yaşansa idi, yapılan boykotlara bu denli gerek kalmazdı. Boykot, daha evvelinden kotarılmış olurdu. Yaşadığımız ev, kullandığımız eşyalar, para kazanma yöntemimiz vs. birçok şey o kadar modernitenin ki olayın farkındalığında olanlar olarak, sadece farkındalığımız ile yetinebiliyoruz.
Elbette modernitenin teknolojisini geçecek bir teknoloji yapacak değiliz. Yeryüzünde Âdem’den beri tufansız bir vakit geçmedi, tufan hep vardı. Biz imtihanı idrak edemeyip gemiye binmedik, rahatımızdan nem kapıp onu dönemin tufanı olarak görmedik. Suçluya kendi suçlarımızı da katıp onu daha da güçlendirdik. Modernite bertaraf olsa belki eskiden olduğu gibi Moğollar çadırlarımızı basacak, Cengiz Han bizi kılıçtan geçirecek; gelecek öngörüsü olan yapay zekâ bizi yok edecek…
İmtihan/tufan, illâki olacak, Habil’i yaşatmayacak bir Kabil illâki doğacak. Her çağda önemli olan hangi tufan gelirse gelsin gemiye binip binemeyeceğimizdir.
Bu yüzden işin idrâkinde, farkında olmaklığın ötesinde, bu farkındalık maddi-manevi olarak içimizde cereyan etmeli.
Yûnus (asm)’ın balığın karnına düşmesi zahirde büyük bir tufan gibi gözükse de onun için balık, tekne hükmüne geçebilmişti. Modernite tufanı acaba hangilerimiz için Nuh’un gemisinin, Yûnus(asm) balığının hükmünü görüyor?
Hakan Büyükmutlu